SEVGİLİ GÜNLÜK

Birinci gün

 

Bugün günlerden pazartesi, yeni bir haftaya başlıyoruz.

Pazartesi en çok sendromuyla meşhurdur. O gün ve hatta o sabah başlarız sadece haftaya değil, koca ömrümüzü sorgulamaya;

Ne işim var benim burada, bu serviste, bu otobüste, bu ofiste? Önümde sabahın köründe baştan ayağa föndür, makyajdır, ölçülü dekoltedir, doğaldır ve tabiki olması gerektiği kadar zayıftır, Finansa bağlı Tahsilat Birim Müdürü Elif Hanım’a bak; baktım, bakım desen 10 numara, 5 yıldız. Hayır kadın safi güzellik değil valla, geçende bizim tarafta bir mevzu vardı, masa başı ufak bir toplantı yapıldı, kadın harbiden hem süper mantıklı konuşuyor, hem de altındaki elemana bir saygılı tavır, bir bizimkine bak bir buna. Valla bu sefer eğilip baktım e mi? Çaktırdım kesin, hatta ağzımı açtım az daha ‘Hayranınızım Elif Hanım’ diyordum ki, balık gibi hava yutup kapattım. Ne güzel başladık haftaya; su perisi ve ben dombilis bir deniz kestanesi…”

Ne çektirdin bize be Pazartesi?

Yoksa sen mi çektin bizden?

Haklısın; hem idaremiz zor, hem de irademiz zayıf bazen.

 

Önce hakkını yiyoruz pazartesinin ama sonra da teslim ediyoruz; topluyoruz irademizi ve nicedir aldığımız kararları pazartesileri hayata geçirmeye başlıyoruz.

İyilik, sağlık ve mutluluk vadeden tüm dileklerimize, tüm niyetlerimize.

...

Bu pazartesi sabahı erkenden çalan kapı ziliyle uyandık. Maaile kapıya koştuk, kimmmm ooooo diye bir ağız seslenerek.

Kuryeydi gelen ve elindeki su yeşili kutuyu Güneyto bile anladı ve koşarak geldi; “Hani annemin yemeği?”

Lezizdiyet’in gönderdiği ilk kutudan çıkan ilk kahvaltımı az önce ettim. Pizza omleti çok sevdim. Çok lezzetliydi efenim.

Leziz bir haftası olsun hepimizin!