SEVGİLİ GÜNLÜK

İkinci gün

 

Bu diyet meselesi fena bilinir. Erteler durursun, başlar başlar bırakır, diline pelesenk eder ama bir türlü tamamına erdiremezsin. Bir sürü farklı hikayesi, farklı bilinçaltı kisvesi var diyet sürecinin; dolap beygiri gibi dönüp durma, bir arpa boyu ileri gidememe, 300-500 gramdan öte verememe gibi en başta özgüveni zedeleyen.

Başlarız ve en çok “tatlı” meselesinde zorlanırız. “Aman canım şu çikolatanın ucundan bi pinçik, şu dondurmadan bi topçik alsam ne olur ki?” İşte iradenin dayanılmaz kırılganlığı devrinde zaten cüz-i olan irademizi bazılarımız taaaaa bu ikinci günden kırmaya başlar.

 

Ey balık etliler, balkon göbekliler… kendimizi baştan yaratacak olanlar yine bizleriz!

Alışkanlıklar bir günde değişmez, ama yıllar da sürmez!

 

İşte altın kuralımız;

Ilk 21 gün zorlanacağız! Bunu bilelim ve “Ucundan acık” ile başlayan kaçamaklardan kendimizi uzak tutalım, o “kötücül” iç sesi elimize taş alıp “Hadi ordan, pis yalancı” ve benzeri sözlerle kovalayalım.

Arkadaşlar dün lezizdiyet’in gönderdiği üç ana ve iki ara öğünle ilk günümü karnım tok, sırtım pek tamamladım. Ne aç kaldım, ne zorlandım.

Yemekler Dilber Hala’nın tabiriyle “sası” hiç değildi!

Tadı, tuzu epey yerindeydi!

 

Menüyü hazırlayan adaşım, diyetisyen Ezgi Hanım’a ve yemekleri pişiren değerli aşçılara teşekkkürler!